Artık birisi esaslı bir beddua mı etti nettiyse, Twilight izledim geçenlerde. Üzerime gelmeyin lütfen, zaten yaşadığım travma bana yeter. "Nasıl yaparsın yaaa" cümlesi ile ardına bile bakmadan kaçanlar oldu hayatımdan, çok arkadaşımı kaybettim, çok dostumdan oldum. Mahallede adım çıktı "duydunuz mu Sincity Twilight izlemiş.." diye fısır fısır konuşuyor insanlar geçtiğim yollardan. Çekeceğimi çektim yani, bir de siz başlamayın.
Hem de öyle sadece twille de yetinmedim, filmlere olan hastalıklı saygımdan dolayı New Moon, Saga maga allah ne verdiyse tüm seriyi hatmettim bir gecede. Düşün bak, söz konusu film bu twil serisi gibi düşünsel engelli bir takım ergen kızlar için yapılıyor bile olsa yine hürmette kusur etmiyorum, izlerken kabuklu yemiş yemiyor, ayak parmaklarımla oynamıyorum. Ve hatta filmi yarım bırakamıyorum. Bu da benim merakım işte netçen, film izlemek ayinsel törensel bir etkinlik benim gözümde, hor görme.
Aslında şu an bu yazıyı yazıyor ama beri yandan gelebilecek tepkilerden de ölesiye korkuyorum yau. Bu seriye hastalıklı bir şekilde bağlı, oyuncusundan yönetmene çay getiren kopile varıncaya kadar her hücresine hayran bir ergen kitlesi var çünkü. Ve seri hakkında en ufak birşey söyleyeni çemkirmek suretiyle lanetleyip 7 gün içinde ölümüne sebep oluyorlar. Ergen sinirinden korkarım ben ağa. Ne derlerse yaparım o yüzden bu yazıyı da mutlu sonla bağlayacağım baştan söyleyeyim, aramız bozulmasın.
Gerçi filme çok da sövemem çünkü zaten işin tüm özü benim hiç inanmadığım iki olguya dayanmış durumda. Vampirler ve aşk. Peh. Dolayısıyla ben zaten filmi "Sezercik Küçük Mücahit" izlercesine bir taşak geçme potansiyeliyle izledim, orayı bi tut aklında.
Blogu okuyanların büyük çoğunluğu bu filmi izlemeyen ve kitabını okumayanlardır umuduyla konusunu bir cümlede özetlemek istiyorum. Kasabaya yeni gelen aklen ve bedenen teenage insan Bella ile kütükte aslen 102 yaşında olup 17 yaşında gibi görünen vampir Edward'ın romantizm soslu kanlı aşk hikayesi. Oha lan hızımı alamadım tamamını anlattım filmin. Başka da bi halt yok kalmadı.
Dedim ya tüm filme saramam, ama iki birşey de var ki söylemezsem de lal olurum. Şimdi bu abla var ya hani aslında vampir olmayıp da hepsinden çok vampire benzeyen tozbezi tipli. Hah işte onun vampir olayına aydığı, duruma uyandığı anlar çok acaip olmuş. Nan ben lisedeyken normal erkekleri bile üç günden başlamak üzere en az bir adli tatil süresi boyunca düşünüyordum hayatıma soksam hayatıma sokarlar mı diye, sen zaten olay mahalli kasabaya yeni gelmişsin, herifin vampir ve daha bir sürü şey olduğunu anladın, bir sarsıl ve titreyerek boşal filan yau, bi şaşır allasen aşk yaşamadan önce. Hemen "iyi sen vampir misin negzel ben de bebekken sarışınmışım biliyo musun?" tadında bir yakınlaşma, beraberce maceradan maceraya koşma, alemlerin gıdısından kan alma. Bize ters.
Ayriyetten tüm ergenlerden ve kendini ergen hisseden 25-35 yaş arası beyaz Türk ablalardan özür dilerim ki, başıma bişey gelmeyecekse Edward yakışıklı değil. Valla billa diil. Bakmışlar bu ademoğlu olağan bir romantik komedide (insan-insana) o kireç beyazı suratla ancak esas kızın ucube abisini filan oynayabilir hazır da vampir filmi olunca salmışlar yiğidoyu ortama. Haddinden fazla talk pudrası sürülmekle seksi olunsaydı eski erkek arkadaşım da oynardı o rolde. (taşakları hep pişik olurdu da rahmetlinin). Yok ışıkta kristalleşiyormuş da, şehirde on kaplan gücünde uçuyormuş da neymiş de neymiş. Pırlanta gibi çocuk işte, ışıkta ama.
Bu Edwırt'a bayılan kızlar size sesleniyorum, erkek dediğin kavga çıkacağı vakit el frenine asıldığıylan levyeyi kapacak arkadaş, öyle sinsi gibi bakarak kavgayı bitiren adam vampir değil mühendis olsa yine istemem. Anladık bu filme çekilen romanı yazan karı sizin romantik, gerçeküstü güçleri olan, hem kabadayı ama yeri gelince lacileri çekip sizi babanızdan isteyebilecek karakterde, "ekmeğinin peşinde ama serseri gibi erkek" hayallerinizi gıdıklamış ama olmaz o iş. Zaten olabilitesi olan şeyler beklemiyordunuz erkeklerden adamcağızların şimdi bir de uçması, konması ve kamyonları eliyle durdurması gerek. Tam oldu. Herif yemiyor, uyumuyor, ölmüyor aq, 100 senedir heralde öğrenecek kadınlara nasıl davranması gerektiğini, tabii romantik olcak, bi zahmet yani.
Ha bir de sevişmediler, o da hoşuna gitti genç kız kısmısının, neden, çünkü "olm insan aşık olduğu kızla hiç o şekil düşünmüyo yaa".
"Amaaa edward çok romantikkk canım o benim, tanrı hepimize onun gibi bir sevgili versin dinimiz amin" diğ mi sevgili ergenlik sivilceleri? Lan adam vampir, bir gece ansızın alacak gül memeden ısırığı diye korkudan havlet olamıyorlar. Arkadaşım adam 102 yaşında diyoruz sana, sevişemiyor çünkü dayanamayıp ısırır yamulturum korkusuyla sik göbekte 1908'den beri osbir çekiyor. Allah belanızı vermesin.
Bir romantikliğini de gördüysem ne, tek olayı bayık bayık bakmak (onun da sebebi pupil boşluğu 0.3 olan lensler) ve gastriti varmış da üstüne acılı adana yemiş gibi bir surat ifadesiyle öpüşmek. Neymiş, amaa kızın odasına gizlice ışınlanıyormuş da sabaha kadar uyurken onu izliyormuş, ahhh min-el aşkk.
Bir kere bunu gerçek hayatta isteyen kızların aklından direkt şüphe ederim ağa. Korkunç bir şey bu, eski sevgilim yapardı (pişik olan diil) aklım çıkardı korkudan aq. Bir uyanıyorsun sinsi gibi, piskopat gibi seni dikizleyen bir adam. Gırtlağına çökcek sanki pezevenk. Üstelik olayın bir de şu yönü var ki geceler uzun artık, adam en fazla bir bilemedin bir buçuk saat "ah sevgilimin saçları ne hoş, dudakları baldan tatlı, uyurken insan değil sanki bir melek" diye düşünecek ondan sonra memişlere, bacaklara, göte kayacak algısı. Konu bitti çünkü. Sen uyurken herif beynindeki pornoda başrol oynattı seni. Al bu da romantizm, burdan yak. (aykırı yönetmen Sincity'nin romantizme grotesk bakış açısı).
Ben onu bunu bilmem arkadaş. Ama şunu bilirim, akıl sağlığı yerinde hiçbir kadın orda taş gibin, kaya gibin kurtadam dururken (Jacob muydu? Kollara bakmaktan ismine bakamadım ki), pratisyen hekim kılıklı Edward' a bakmaz. Ayrıca o nasıl bir hatunsa artık elini attığı ya vampir çıkıyor ya kurt adam. Amerikan sineması böyle işte, köşeden uçan araba çıkar, beriden zombi gelir, tipin biri ölülerle konuşur dizi olur, başroldeki zibidi sekizinci kattan ne hikmetse çöp bidonuna düşer ve kaçmaya devam eder ( Gel Türkiye'de düş yavrum sen onu, öyle tombiş tombiş torbalanmış çöpler nerde, bardak kırıklarının, kullanılmış Orkid'lerin arasına düşersin de ölemediğine yanarsın valla) biz de hayran hayran seyrederiz bu zibilleri. Türk filmlerinde fail bulmayı obsesyon haline getirmiş bir grup insan var ya, hani Lost izleyip altı sezon ada arayan, sevmiyorum ulan onları da, bu fırsatla söylemiş olayım. Nesi var aq türk filmlerinin? Al mesela bu Twil türk filmi olsaydı en azından sonunda Bella hamamda kırk tas suyla abdest alıp cenabetliğini üzerinden atardı, Edward' da Kpss'den iyi puan alıp memur maaşını garantilerdi. Mis gibi. İtliğin, vampirliğin sonu nereye kadar, sırtını devlete dayasın rahat etsin. Evlensinler, mesut olsunlar. Üremesinler ama, yaratık çıkar bunlardan. E.T, miti uğraşamam.
- Öp beni Edvırt, ısır beni, bandıra bandıra ye
- Yawrum öpeyim de bir tencere mantıyı götürmüşün o ne olacak?
- He anamgil yapmış ama az yedim, çimdik kadar
- Gel aq gel, ne bitmez çilem varmış vampirliğimden bezdim billahi.